Han Kang'ın Yunanca Dersleri romanı, Seul'de bir sınıfta yolları kesişen, zorlu deneyimler yaşamış iki kişinin hikayesini anlatır: Konuşma yeteneğini yitiren genç bir kadın ve giderek körleşen Yunanca öğretmeni. Kitap, makro ve mikro iktidarların toplum üzerindeki baskısına odaklanırken, bu iki karakter arasındaki beklenmedik bağı ve geçmişte kaybettikleri ortak değerleri işler. Körlüğün karanlığı ve sessizliğin arasında, dilin, dokunmanın ve aşkın insanı iyileştirme gücünü sorgulayan; hayatta olmanın özünü ve acının biricikliğini şiirsel bir dille anlatan, evrensel bir çağrıdır.