İskender Pala'nın Aşk Hikâyesi romanı, 17. yüzyılın başlarında, Sultan I. Ahmet döneminin İstanbul'unda geçer ve üç kişinin gizemli ölümüyle başlar: Kulaksız Kabristanı'nda aşk yüzünden öldüğü anlaşılan bir kadın ve ona sarılmış iki erkek. Roman, okuru Kırım Bahçesaray'dan başlayıp İstanbul'a uzanan, Bahşı (Yunus) ve Kaknusia arasındaki yakıcı ve imkânsız bir kara sevdaya tanık eder. Bu aşk, Sultan Ahmet Camii'nin inşası gibi tarihi olaylarla iç içe geçerken, aynı zamanda fedakârlık, arayış ve sabır gibi temalarla derinleşir. Kitap, kahramanların ayrılık, kavuşma umudu ve hayatın getirdiği zorlu sınavlarla nasıl olgunlaştığını göstererek, okura gerçek aşkın manevi ve çileli yolculuğunu sorgulatır.